Ahmet Yesevi, Türkler arasında ilk tarikat kurucusu ve aynı zamanda, yaşadığı dönemde halkın üzerinde derin izler bırakmış olan ilk sufidir. Yesevi, kurduğu Yeseviye tarikatıyla birlikte tasavvufi düşüncelerin ve İslamiyet’in Orta Asya Türk boyları arasında gelişmesini ve yayılmasını sağlamış olan önemli bir şahsiyettir.
Ahmet Yesevi kimdir? Hayatı
Ahmet Yesevi‘nin hayatı hakkında elimizde yeterli bilgiler bulunmamaktadır. Ancak, yazmış olduğu “hikmet”lerden, kendisiyle ilgili yazılmış olan tarihî kaynaklardan vb. edindiğimiz birtakım bilgiler neticesinde hayatı hakkında -ufak da olsa- bilgi sahibi oluyoruz.
Ahmet Yesevi, 11. asrın ikinci yarısında (1093?) yılında Batı Türkistan’ın Sayram kasabasında doğmuştur; Hz. Ali soyundan geldiği kabul edilen İbrahim adlı bir şeyhin oğludur. Önce annesini, henüz yedi yaşında iken de babasını kaybeden Yesevi, ablasıyla beraber sonradan Türkistan adını alan Yesi’ye gelmiş ve buraya yerleşmiştir.
Ahmet Yesevi, ilk eğitimini Yesi’de, Arslan Baba adlı ünlü bir Türk şeyhinden almıştır. Arslan Baba, Yesevi’nin tarihî şahsiyeti üzerinde kuvvetli etkiler bırakmış önemli bir kişidir ve Yesevi’nin ilk hocasıdır.
Yesevi, hocası Arslan Baba’nın ölümünden sonra dönemin önemli İslami kültür merkezlerinden olan Buhara’ya gelir. Burada ünlü sufi ve bilgin Yusuf Hemedani’ye intisap eden (bağlanan) Yesevi, Hemedani’nin tesirinde kalarak onunla beraber pek çok yeri gezmiştir.
Kişiliği ve karakterindeki temizlik sayesinde Hemedani’nin güvenini kazanan Ahmet Yesevi, onun üçüncü halifesi olur. Diğer iki halifeden sonra 1160 yılında Buhara’da Yusuf Hemedani’nin postuna (makamına) geçer; onun yerini alır. Yesevi, bir zaman sonra Yesi’ye döner ve ömrünün sonuna kadar kendini tasavvufa adayarak yaşamını yitirene kadar burada yaşar.
Yesevilik (Yeseviyye) tarikatının kuruluşu
Ahmet Yesevi, Yesi’ye gelerek burada kendisini tamamen tasavvufa adamış ve bununla birlikte tasavvufu da yaymaya çalışmıştır. Bu dönemde tasavvufun da etkisiyle İslamiyet’i yavaş yavaş kabul etmeye başlayan Türkistan yöresi, tasavvuf hareketlerinin yayıldığı önemli bir yerleşim yeri olmuştur.
Tasavvufun hız kazanarak, gelişmeye başladığı bu dönemde, kurmuş olduğu Yeseviye tarikatıyla, düşüncelerini yaymaya çalışan Ahmet Yesevi, Taşkent, Siriderya yöresi ve Seyhun’da yaşayan göçebe Türkler arasında tanınmaya başlamış ve büyük bir önem kazanmıştır.
Ahmet Yesevi’nin eserleri
1. Divan-ı Hikmet: Arapçayı ve Farsçayı çok iyi bilen Ahmet Yesevi, dervişlik adabını ve yolunu etrafında toplanan müritlerine (öğrencilerine) öğretebilmek adına, anlaşılır bir dille şiirler yazar. Türk halk edebiyatından alınan dörtlükler ve hece ölçüsüyle basit bir dille yazılan bu şiirlere, onları aynı özellikleri taşıyan basit şiirlerden ayırmak adına hikmet adı verilmiştir. Divan-ı Hikmet’te yer alan şiirler Karahanlı Türkçesi özellikleri gösterirler.
Sanat endişesi taşımadan yazılan ve lirizm yanı zayıf olan bu hikmetler, tasavvuf propagandası yapmak amacıyla ortaya konulmuşlardır. Bu hikmetler, İslamiyet etkisinde gelişen Türk edebiyatı içerisinde tasavvufi halk şiiri veya yaygın bilinen adıyla tekke şiirinin ilk örnekleridir.
Hikmetler iki ana kısımdan oluşmaktadır. Bu kısımlardan biri İslami, öteki ise milli bir nitelik taşır. Divan-ı Hikmet’te ele alınan konular sınırlı olmakla birlikte, Hz. Peygamber’in hayatı ve mucizeleri, dünyadan şikayet, kıyamet günü, dervişliğin erdemleri vb. dinî konuların ele alındığı görülür.
Divan-ı Hikmet adlı eserde ortaya konan hikmetler, duygu ve heyacan yanı sınırlı öğretici şiirler olmalarına karşın, taşıdıkları derin tasavvufi düşünceler sayesinde asırlarca bütün Türk illerinde okunagelmişlerdir.
2. Fakrnâme: Fakrname ayrı bir eser olmamakla birlikte, Divan-ı Hikmet’in mensur mukaddimesidir (önsözüdür). İçeriğine baktığımızda ise, tasavvufi düşüncelerin didaktik (öğretici) bir nitelikle ele alındığı görülmektedir.
Farkname’nin, Divan-ı Hikmet’in yazma nüshaları arasında bulunmaması, eserin (mukaddimenin) Yesevi tarafından değil de Divan-ı Hikmet’i daha sonra düzenleyen kişi veya kişiler tarafından yazılıp eklendiği görüşünün ağırlık kazanmasını sağlamıştır.
Kaynakça:
- Mengi, Mine (2015), Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yay., Ankara.
- Baş, Eyüp, Ahmed Yesevî’nin Bektaşîlik, Alevîlik Üzerindeki Etkileri ve Osmanlı Dini Hayatındaki İzleri, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi.